Dünyanın en özgür ülkelerinden İsveç, 11 Eylül’de seçime gidiyor

Dünyanın en özgür ülkelerinden İsveç, 11 Eylül’de sandık başına gidiyor. İki adayın kıyasıya rekabet ettiği yarışta bir oyun bile değerli olduğu görülürken, sivil toplum kuruluşları ülkedeki göçmen kökenli topluluğunun seç

Dünyanın en özgür ülkelerinden İsveç, 11 Eylül’de seçime gidiyor

Demokrasi, insan hakları ve siyasi özgürlük odağında çalışan sivil toplum kuruluşu Freedom House'un “özgür ve adil seçimlere, güçlü bir çok partili sisteme sahip parlamenter monarşi” olarak tanımladığı İsveç, 11 Eylül’de sandık başına gidiyor.

Kantar Sifo araştırma şirketinin güncel anketlerine göre Sosyal Demokrat lider Magdalena Andersson’un başbakan olarak kalmasını destekleyen dört partili koalisyonla Ulf Kristersson’u destekleyen dört partili koalisyonun oy oranları sırasıyla yüzde 48,9 ve yüzde 49,7 olarak başa baş seyrediyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler verilerine göre 2022’de basın ve ifade özgürlüğü açısından küresel sıralamada üçüncü olan İsveç’te 2018 seçimlerinde yüzde 87'yi aşan katılım oranı, ülkenin demokratik kültürünün bir yansıması olarak görülüyor. Buna rağmen ülkedeki göçmen kökenli nüfusun seçimlere katılımının ortalamaya nazaran hayli düşük olduğu tespitinde bulunan İsveç Türk Gençlik Federasyonu (TUF), 11 Eylül’de gerçekleştirilecek seçimlere göçmen kökenli seçmenlerin katılımını teşvik etmek için “Her Şey Bir Oyla Başlar” projesine imza atıyor.

Seçimlere göçmen kökenli nüfusun katılımı yüzde 70’lere kadar düşüyor

İsveç’e Türkiye’den göç eden 150 bini aşkın insanın bulunduğuna ve genel olarak ülkedeki göçmen kökenli nüfusun demokratik süreçlere etkin bir biçimde katılmasının göçmen toplulukların siyaset sahnesinde temsili için kritik olduğuna dikkat çeken proje koordinatörlerinden Mert Can Yılmaz, “Bu projemizle, parlamentonun yanı sıra belediye ve bölge konseylerinin belirleneceği 11 Eylül seçimlerine göçmen kökenli seçmenlerin etkin katılımını amaçlıyoruz. Bu konuda farkındalık yaratmanın ve insanları sandığa yönlendirmenin sivil toplumun görevi olduğu kanısındayız. Ülkede seçimlere genel katılım oranları yüzde 90 seviyelerinde seyrederken göçmen kökenli topluluğa odaklanıldığında bu oran yüzde 70’lere kadar geriliyor. İsveç ‘kimseyi geride bırakma’ sloganıyla hareket etse de göçmen kökenli nüfus ile ülkede doğanlar arasındaki eşitsizlikler raporlara yansıyor. Tüm bu sorunların çözümünün ise meclisten geçtiğini düşünüyoruz. Demokratik hakların ancak demokratik mücadelelerle kazanabileceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Kampanya materyalleri farklı dillerde hazırlanıyor

Araştırmaların insanların sandığa gitme kararında çevrelerinin davranışlarının etkili olduğunu ortaya koyduğuna dikkat çeken proje koordinatörlerinden Berrak Pınar Uluer, değerlendirmelerini şu ifadelerle paylaştı: “Projemizi mümkün olduğunca geniş bir çevreye ulaştırmak ve göçmen kökenli nüfusun oy verme davranışları hakkında farkındalık yaratmak amacıyla proje kapsamında hazırladığımız video gibi materyalleri İsveççe ve Türkçenin yanı sıra İngilizce, Kürtçe, Arapça ve Süryanice dillerindeki çevirileriyle yayımlıyoruz. Göçmen kökenli toplulukların demokratik kazanımları için hayli kritik olan 11 Eylül seçimlerinde tüm seçmenleri oy kullanmaya teşvik etmek için çokdilli yaklaşımı değerli buluyoruz.”